Yeni Nesil Ne İster Patronlar Ne Anlar?

Baris Orak
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJun 23, 2021

--

Employment Crossing

Önceki yazdıklarımın üzerinden pandemi dönemiyle kayda değer bir zaman geçti, bu süreçte ele almaya çalıştığım konuların temeli de daha önce hiç olmadığı kadar sert bir şekilde sarsıldı. Belki de bazılarının ekseni tamamen kaydı ve yeniden inşa edilmek zorunda olan bir dünyaya yelken açtık. 2020 yılının başına kadar olan ekonomik değişkenler incelendiğinde dünya ekonomisinin geldiği nokta akıl almaz büyüklüklerdeydi. Ta ki salgının etkisinin tüm dünya tarafından hissedilmesi ve durumun ciddiyetinin ne boyutta olduğunun farkedilmesine kadar. Ülkelerin ekonomisinden bağımsız olarak dünya ekonomisinin ne kadar kırılgan olabileceği görüldü. Mesela birkaç ay önce yaşanan bir gemi kazası on milyarlarca dolar kayıplara ve ana arter arz trafiğinin yaşandığı hattın durma noktasına gelmesine yol açtı. Bunun gibi önümüzde eşik olabilecek noktaların olduğu tartışılıp değerlendirilmeye devam ediyor. Örneğin önümüzdeki beş yılda etkisini arttıracak olan çip krizi ile teknolojik alet üretiminde daralmanın olacağı ve ürün fiyatlamalarındaki enflasyonun fiyat artışına yol açacağı tahmin ediliyor.

Örgütlerimizin böyle bir ortamda çevik bir yapıda olmaları gerektiği kaçınılmaz. Çevik bir örgüt esnek bir yapıya, genç ve dinamik bir özelliğe sahip olmalıdır. Hantal bir yapıya sahip örgüte kıyasla müşteriyle ilk dokunuştan son dokunuşa kadar farkını ortaya koymalıdır. Bu yapıya bağlı olarak müşteri memnuniyeti ve müşteri bağlılığında anlamlı farklılıkların ortaya çıktığı görülür. Çevik bir örgüt yapısı çevik araçlar gerektirmekte ve bu çevik araçlar hızlı bir karar alma ağı içerisinde yerini almalıdır. Salgın süreci bu farkı yaratan örgütlerin öne çıktığı süreci hızlandırıcı bir etki yarattı. En akıcı iş yapış şekli en çevik sistemin göstergesiydi. Bu sistem içerisinde örgüt içerisindeki kilit pozisyonun insan olduğu gün biliniyordu. Salgın döneminde de yarı profesyonel pozisyonlarda bulunan sağlık çalışanları ve kuryeler gibi pozisyonlar salgının en az etkiyle atlatılmasında büyük rol oynadı.

Hal böyle olunca kilit rolün sahipleri kilit problemlerin de temelindeydi. Dünyada da ülkemizde de başta bu pozisyonlardaki çalışanlar temel bazı konularla yüzleşmekteler. Sağlık çalışanlarının salgın boyunca yaşananlar dolayısıyla güvence olması için talep ettikleri meslek hastalığı konusu ya da kuryelerin daha önce hiç olmadığı kadar büyüyerek oluşturdukları meslek grubunun sendikalaşma çabaları gibi konular gündemde kalmaya devam edecek gözüküyor. Bu problemler içerisinde yeni nesillerin iş gücüne katılmasıyla daha önce örneğinin yaşanmadığı problemler de ortaya çıkıyor. Örneğin bu pandemi sürecinde birçok insan ilk defa işe başladı ve uzun süre boyunca ofis ortamında bulunmadan takımıyla çalışma süreci içinde bulundu. Bu ve bunun gibi çalışanlar pandemi şartlarının hafiflemesiyle sınırlı günlerde de olsa ofise dönülmesi yönündeki çağrılarla karşılaşıyorlar. Batı merkezli de olsa böyle durumlarda evden çalışmaya alışan ve bu çalışma şeklinin daha faydalı olduğunu düşünen çalışanların ofise dönmektense işten ayrılmaya yöneldikleri görülüyor. Belki de bunun temelinde klasik bir iletişim sorunu bulunuyor ama sonuç olarak çalışanın istediğiyle yöneticilerin ne anladığı uyuşmuyor.

Çaresiz Zamanlar Umutsuz Önlemler

Zorlu zamanların zorlu şartlar gerektirdiği açık lakin her fırsatta en önemli gider kalemlerinden çalışan maliyeti ilk hedefler arasında yer alıyor. Öyle ki buna bağlı olarak genç türk iş gücü kritik bir işsizlik problemi ile karşı karşıya. Resmi kayıtlara bile işlenmeyen bir hızda bu gençler güvence elde edemedikleri işletmelerden ani bir şekilde çıkarılabiliyorlar. Bunun temelinde kayıt dışı ekonomi gibi derin bir konu bulunuyor. Gençler resmi kayıtları olmayan örgütlerde, resmi olmayan çalışma şekilleri ve düşük ücret skalasıyla yaşamlarını sürdürme çabasındalar. İş gücü piyasasında giderek kızışan bu rekabet ortamı iş arayanların değil, işverenlerin işine yarıyor durumda. Yakın bir dönemde bu konuyla ilgili atılımların olması da pek mümkün görünmüyor. Genç türk iş gücü bu senaryolarda daha iyi bir konumda olabilmek için taleplerini açıkça belirtmeli ve mümkün olduğu takdirde birlik olmalı ve haklarını talep etmeli gibi gözüküyor. Bu konuya örnek oluşturabilecek durumlardan birisi ev yaşamında sürdürülen çalışma sürecinde bireylerin giderlerini karşılayabilecekleri harcırah ödemeleridir. Bu miktarların batılı ülkelerdeki örnekleri gibi ödemeler kapsamına alınmasının talep edilmesi gerekiyor. Mart ayında yayınlanan Uzaktan Çalışma Yönetmeliği’nde yer almayan bu konuyla ilgili ülkemizde somut adımların atılması zaman alacaktır.

Resmi kayıtlarla bile iş gücüne katılamayan gençlerin sorunları gençlik dönemlerinden ziyade yaşlılık dönemlerinde de devam edecek gibi görünüyor. Yapılan araştırmalarda günümüzün dünyasında rahat bir emeklilik için bireylerin daha önceki hiçbir dönemle kıyaslanmayacak oranda büyük bir birikime sahip olması gerektiği düşünülüyor. Bu miktarın önümüzdeki dönemler için de artarak ilerlemesi bekleniyor. Şu an için ABD’de bir bireyin emekli olacağı dönemde refah içerisinde bir emeklilik dönemi yaşayabilmesi için yaklaşık 1M$ para biriktirebilmiş olmasının gerektiği hesaplanıyor.

Rahat bir emeklilik dönemi için bireylerin daha önceki hiçbir dönemle kıyaslanmayacak oranda büyük bir birikime sahip olması gerektiği düşünülüyor.

Bu minvalde değerlendirildiğinde gençlerin bırakın birikim yapmayı, eksiye düşmeden geçirdikleri ayların sayısı bile gitgide düşüyor. Yapılan başka bir araştırmada yeni nesillerin önceki nesillere göre kazancını ve finansal durumuyla ilgili konuları çevresindekilerle paylaşmaktan çekinmediği ortaya çıkmıştır. Bu temelinde olumlu bir davranış olarak yorumlanabilse de yeni nesillerin bunu yaparkenki durumları incelendiğinde bunun en önemli sebebinin giderlerini karşılarken zaten birikim yapmadan ay içerisinde kazandığı paranın tamamını kullanması olarak görülüyor.

Bu ve benzeri durumlar temelde gençlerde finansal kaygı gibi derin bir konuyu besliyor. Finansal kaygının bulunması kişinin finansal okur yazarlığının gelişmesini engelliyor. Bunun yanında finansal konularda savunma mekanizması ve öğrenilmiş çaresizlik geliştiriyorlar. Hal böyle olunca gençlerimizin yaşamlarında açılan yaraların boyutu batılı çağdaşlarının aksine giderek derinleşiyor.

Gençlerin ihtiyaçları görüldüğü gibi hiçte o kadar karmaşık ve çözümlenemez değil, sadece iş verenleri ve gençleri ortak bir zeminde buluşturmak ve talepleri eşleştirmek kalıyor. Bu ise yetkinlik ve sıkı çalışma gerektiriyor. Her ne olursa olsun bu yeni dünya hiç olmadığı kadar heyecan verici bir yüzyıla gebe. Tanık olacağımız şeyler nefes kesici ve insanlık tarihi için kilit öneme sahip. Bu on yıl ise önceki dönemlerde ekolojik olarak verilen hasarın onarılması için kritik öneme sahip. Evet evrileceğimiz dünyanın kapılarını açarken zorlu eşikler bulunuyor fakat bunları aşabilmekse bizim ellerimizde.

*İlk olarak LinkedIn üzerinden paylaşılmıştır.

--

--